Daha önceleri sadece deniz taşımacılığı için gemisinin tümünü ya da bir kısmını yük taşımak isteyen kişilere kiralamak yoluyla armatörlerin aldığı ücrete navlun denilirken günümüzde ilerleyen teknoloji sayesinde navlun terimi hava yolu, kara yolu ve tren yolu taşımacılıklarında da aynı anlamda kullanılmaya başlandı.
3065 sayılı KDV Kanununun 14. Maddesi “Transit ve Türkiye ile yabancı ülkeler arasında yapılan taşımacılık işlerinde, Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek taşıma işleri vergiden müstesnadır.” uyarınca; Türkiye’de başlayıp yabancı bir ülkede sona eren, Yabancı bir ülkede başlayıp Türkiye’de sona eren ya da Türkiye’yi transit ara nokta olarak kullanmak isteyen taşıyıcı şirketlerden navlun KDV ücreti alınmamaktadır. Bu istisna karşılıklı olması şartı ile geçerlidir.
Bu istisna kapsamına giren tüm taşımacılık hizmetleri için yine aynı sayılı
kanun içerisinde açıklama da getirilmiştir. Bu açıklamaya göre; İstisna
kapsamına giren taşıma faaliyetlerinin tamamının veya bir kısmının başka
taşımacılara yaptırılması halinde, gerek taşıma işini yaptıran firmaya karşı
muhatap olarak işi yüklenen organizatör firmanın, gerekse ikinci derece
yüklenici olarak fiili nakliyeyi gerçekleştiren firmanın bu faaliyetleri
istisna kapsamına girdiğinden her iki faaliyet de vergiye tabi olmayacaktır.
Ancak ikinci derece yüklenicinin taşıma faaliyetinin Türkiye içinde başlayıp
bitmesi halinde bu işlerin vergiye tabi olacağı açıktır."
Bu açıklama
ile taşıma işlemleri ikinci dereceden başka bir temsilciye yaptırılmış olsa
bile önemli olan yükün nereden nereye gideceği olduğunun altı çizilmiştir ve
KDV’den muaf tutulmuştur. Fakat bunun yanı sıra aynı ikinci temsilci bu taşıma
işlemini Türkiye sınırları içinde başlayıp yine aynı şekilde sınırların
içerisinde bitirirse KDV ödemekle yükümlü olacağı da vurgulanmıştır.